14 Ağustos 2014 Perşembe

EN ACI VEDA

  



   Cennet bir efsaneyi daha transfer etti. Camiamız ağabeyini, babasını, dedesini, Büyük Başkan'ını kaybetti...   

   Haberi okur okumaz, hangi renklere gönül verirlerse versinler, tüm sporseverlerin yüreği cız etti. Süleyman Baba tüm Türkiye'nin gözlerini yaşarttı. Bu nasıl bir onurdur ki Seba'nın ifadesiyle "kıymetli rakiplerimiz" olan Fenerbahçe ve Galatasaray yayınlarını kesti ve Süleyman Seba Özel Programı yaptı. Gün geçtikçe umudumuz azalsa da Allah tüm takım Başkanlarına böyle bir onur nasip etsin..

   Süleyman Seba'nın en büyük mirası "Beşiktaşlılık Duruşu" olacaktır. Beşiktaş taraftarı olarak üzerimizdeki yük bugünden itibaren daha da artmıştır ve gün geçtikçe daha da artacaktır. Kapitalizm içinde eriyen futbola, ve Beşiktaş aidiyet kültürüne sahip çıkmamız artık boynumuzun borcudur.

   Şahsım adına, bugünden itibaren, ömrümün sonuna kadar, daha iyi bir insan, daha iyi bir Beşiktaşlı, insanlara daha çok değer veren bir insan, kıymetli rakiplerimize daha saygılı bir taraftar olacağıma, Süleyman Seba'nın bize bıraktığı mirasa sahip çıkacağıma SÖZ VERİYORUM.  

   Seni unutursam,mirasına sahip çıkamazsam kalbim kurusun..

   Nur içinde,huzur içinde yat Süleyman Baba..Gönlün rahat olsun Beşiktaş bize emanet!

   Başımız Sağolsun...

Saygılarımla..
Mustafa Ayhan

Twitter: mustafayhan1903

7 Ağustos 2014 Perşembe

Bu Sezon Beşiktaş BAm BAşka..


  Her galibiyet sevinci güzeldir.. Beşiktaş'ın kazanması her Beşiktaş taraftarını havalara uçurur. Ancak dün gece Feyenoord maçı sonrası farklı duygular yaşadı tüm Beşiktaş taraftarı.

  Umut, heyecan, 100. yıl şampiyonluğu öncesi içimizde yaşadığımız kıvılcım yeniden çıktı ortaya. Sokağa çıkıyorsunuz herkesin üzerinde ışıl ışıl parlayan yeni ve güzel formalarımızı görmenin mutluluğu... Siyah-Beyaz-Kırmızı. Bayanlar için yapılan özel forma harika.Sokakta o formayı taşıyan ve gururla etrafa bakan çiftler ve BeşiktAşk..

  Her sezon öncesi Beşiktaş taraftarı kahvede,sokakta,sosyal medyada türlü türlü kadro kurar,dizilişler sunar, fikir paylaşır,oyuncu tavsiye eder, kısacası Futbolun kimyası ile uğraşır. çArşı taraftar ruhundan bir nefes almış her Beşiktaş'lının mutlaka bir kArşı düşüncesi vardır bu tartışmalar içinde. Bu yıl kadrolarda 1-2 değişiliklik dışında herkes hemfikir. Hatta tüm kadrolarda aynı isimler mevcut. Hatta her kadroda sağ bekte banko oynayan tek isim ise soru işareti simgesi ("?"). Doldurun artık şu soru işaretinin yerini, üzmeyin bizi..

  Bu yılın en güzel duygusu ise yeni efsane adayı Demba BA'ya olan sevgi. İlk günden beri karşılıklı yaşanan bu sevginin ilk meyveleriydi dün akşam izlediğimiz goller. Devamı gelir mi? Zerre kadar şüphem yok, çok fazlası gelecek. Ferdinand, Amokachi, Nouma..Sonunda Kara As Demba Ba ile tamamlandı. 

  Çok uzun yıllardan sonra milli takımda rahatlıkla oynayacak 7 oyuncu (Tolga, Ersan, Ismail, Olcay, Mustafa, Oğuzhan, transfer sonuçlanırsa Gökhan Töre) kadromuzda bulunuyor. Yabancılardan Holosko dışında takım için yetersiz oyuncu neredeyse yok. Birkaç güzel transferle harika bir kadroya sahip olacağız. Yeter ki bu takıma inanalım ve arkasında duralım...

  İçimizden şampiyonluk inancı, gönlümüzden Beşiktaş sevgisi eksik olmasın...

Sevgi ve Saygılarımla..
Mustafa AYHAN
Twitter: @mustafayhan1903 

4 Haziran 2014 Çarşamba

Transfer Sezonu & Marka Değeri

  Sezon bitti.. Transfer sezonu açıldı. Yeni oyuncular,bonservisler, transfer pazarlıkları, geldi gelmedi tartışmaları, duyumcular, haberciler, her mikrofona konuşan yöneticiler,yıldızlar, yıldız adayları, takaslar, gidenler, kalanlar bütün bir yaz boyunca meşgul olacağımız dönem geldi.

  Yönetimimiz geçmiş transfer hatalarını veya başarılarını tekrar edebilir. Yıldız diye tabir edilen oyuncular alınıp işe yaramayabilir ya da vasat dediğimiz,eleştirdiğimiz oyuncular alınıp büyük sıçrama yaparak maliyetini büyük gelire dönüştürebilir. Transfer işi biraz takım kimyası biraz da şans işidir. Kimya tutarsa, şansın da yerindeyse büyük başarılar arka arkaya gelir. Geçmiş şampiyonluklarda bunun örneğini görmek mümkün.

   Beni asıl korkutan bu transfer döneminde yönetimin sergileyeceği tavırdır. Başta başkan olmak üzere transferden sorumlu tüm yöneticilerimizin en büyük sorunu, şeffaflık adı altında Beşiktaş'ımızın marka değerine zarar vermeleridir...

   Denetim raporları, davalar, aylık bildirimler, bilanço tabloları, sözleşme detayları, faaliyet raporları, ihaleler ve detayları,biten transferin maliyet ve anlaşma detayları, kısacası ıslak imzalı her yapılan işlemin kongre üyelerine, KAP(Kamuyu Aydınlatma Platformu)'na bildirilmesi şeffaflıktır. Şeffaflık anlayışı da her zaman bu olmalıdır. Kulüp içinde dönen dedikodular, transfer görüşmeleri, hangi oyuncuya ne kadar bonservis teklif edildiği gibi konuların her mikrofona, her kameraya anlatılması şeffaflık değil, boş boğazlıktır.

   Kulübümüzün mali durumu iyi değil, sıkıntılarımız var. Bunu bilmeyen kalmadı. Her röportajda, her açıklamada bu durumu dile getirip "Yanan eve girdik.", "Elimizi taşın altına soktuk.", "Kulübe ben kefil olmasam gidemiyorduk Avrupa'ya.", "Benden önce kredi vermiyorlardı kulübe." gibi açıklamalar Beşiktaş'ın Marka değerini yerle bir etmiyor mu?

   Neden sürekli bir savunma ihtiyacı hissediyor Başkan? Görevini layığıyla yaptıktan sonra bunları dile getirmesinin ne anlamı var. Bırakın taktir edecek olan da eleştirecek olan da Beşiktaş camiası olsun. Şu oyuncu ile görüştük, şu kadar istedi almadık. Bu oyuncunun kulübü bu kadar istedi vermedik. O kulüp bu oyuncuya bizim kaç katımız para verdi biz vazgeçtik onlar aldı." Neden koskoca bir camianın başkanı çıkıp bu açıklamaları yapma ihtiyacı hissediyor? Anlaşmadığımız oyuncudan bize ne?

   Bu yıl yönetimden tek bir ricam var. İyi kötü transfer yapılır, doğrular olur yanlışlar olur hiç problem değil, rica ediyorum, hatta yalvarıyorum, lütfen şeffaflık ile dedikoduyu karıştırmayın ve ne olur daha az televizyona çıkın, daha az konuşun, daha çok iş yapın. Beşiktaş'ın marka değerini daha fazla ayaklar altına almayın.


Saygılarımla..
Mustafa AYHAN

Twitter: @mustafayhan1903

28 Nisan 2014 Pazartesi

BEŞİKTAŞ İÇİN 10 MADDELİK KURTULUŞ REÇETESİ

BEŞİKTAŞ İÇİN 10 MADDELİK KURTULUŞ REÇETESİ

1) Stad söz verildiği gibi Ağustos ayında bitirilmeli.

2) Tesisler elden geçirilip zemin üzerinde detaylı bir çalışma yapılmalı.

3) Kulübe profesyonel bir sağlık ekibi getirilip sakatlık problemlerinin önüne geçilmeli, Ertuğrul Karanlık’ın işine derhal son verilmeli.

4) Her mikrofona konuşan yöneticiler uyarılmalı, ağzı laf yapan bir basın sözcüsü göreve getirilmeli.

5) Beşiktaş medyasına çeki düzen verilmeli, Beşiktaş üzerinden menfaat sağlayan medya&basın çalışanları kulüpten uzaklaştırılmalı, kamu önünde bu isimler ifşa edilmeli.

6) Adı alkol ve uyuşturucu ile anılan üst düzey Beşiktaş’ın maaşlı çalışanları derhal kulüpten uzaklaştırılmalı.

7) Sportif direktör Önder Özen’e, yaptığı hatalı transferler, bitmek bilmeyen sakatlıklar, oyuncuların disiplinsiz davranışları nedeniyle hesap sorulmalı ve detaylı bir rapor istenmeli.

8) Gönüllü Scout ekipleri ile koordineli çalışılmalı, özellikle yerli yetenekler üzerine bir çalışma yapılarak alt yapı güçlendirilmeli.

9) Mevcut yabancı oyunculardan Franco, Atiba dışındaki tüm yabancılar ile yollar ayrılmalı, kendi ülke milli takımlarında oynayan, vizyonu olan yabancılardan oluşan bir kadro kurulmalı.


10) Takımdaki gençlere yol gösterecek, ağabeylik yapacak, sorunlarıyla ilgilenecek, yeteneklerini geliştirmesi için yol gösterecek adı Beşiktaş’ta efsaneleşmiş bir isim tüm altyapıların başına getirilmeli ve kendi ekibini kurması için tam yetki verilmeli.

Saygılarımla..
Mustafa AYHAN

Twitter: mustafayhan1903 

27 Aralık 2013 Cuma

FEDA DEĞİL VEDA ZAMANI




“Takımda sakatlıklar çok fazla ilk önlem alacağımız sorun bu olacak.” Diyorsan ve sakatlıklar geçen yıla oranla daha fazla arttıysa başarısızsın.

Sezon başında on oyuncu transfer edip üçünü oynatabiliyorsan başarısızsın.

17. hafta sonunda hala 5. Haftadan sonra toparlayamadık diyorsan başarısızsın.

Eylül ayında Fernandes ve Almeida’nın sözleşmesi için görüşmelere başlayıp hala sonuca ulaşamamışsan başarısızsın.

Takımının göz göre göre hakkı yeniyor ve herhangi bir yaptırımının yoksa başarısızsın.

Kulübüne açık açık başka bir kulüp resmi sitesinden “Ezik” diyorsa ve bunun hesabını sormuyorsan başarısızsın.

“Demirören’den hesap soracağız” diye caka satıp korkudan sesini bile çıkaramıyorsan başarısızsın.

Maçlarını oynayacağın stat 17. Hafta sonunda hala belli değilse başarısızsın.

Kulüp içindeki dengeleri sağlayamıyorsan oyuncular arasında huzursuzluk varsa başarısızsın.

Kaybedilen her puandan sonra Ronaldinho transferini gündeme getirip getirip vazgeçtiğini açıklıyorsan başarısızsın.

Kulübün ekonomik durumunu düzeltmek için göreve geldiysen ve hala kulüpte maddi problemler konuşuluyorsa başarısızsın.

FEDA etmeyi de CEFA çekmeyi de çok iyi bilen Beşiktaş taraftarı artık burnundan soluyor. Bu kadar başarısızlıktan sonra taraftardan artık FEDA beklemeyin ve biraz da olsa onurunuz varsa VEDA edin.

Saygılarımla
Mustafa AYHAN

Twitter: mustafayhan1903

15 Aralık 2013 Pazar

HİÇ KİMSE GÖRMEK İSTEMEYENLER KADAR KÖR DEĞİLDİR.


Yazı başlığı için J. Swift’in söylemiş olduğu bu söz sanırım en uygunu oldu. Öylesine bir akşam yaşadık ki bugün ne anlatmaya kelimeler yetecek ne de sakin kalmak için bir sebep kalacak. Kötü niyetli, içi Beşiktaş nefreti ile dolmuş, doğrusunu gördüğü halde Başbakanın takımına zarar gelmesin diye düdük çalacak cesareti olmayan bir zavallıya karşı mücadele etti bu akşam Beşiktaş. Pozisyon malum, Kasımpaşa’lı oyuncu eline topu alıyor, elinde tutuyor, tutuyor, hakem dönüyor ve oyuncunun elindeki topu görüyor ve devam ediyor, oyuncu hala topu elinde tutuyor, hakem pozisyona doğru koşuyor ve hala düdük çalmadan bekliyor,oyuncu hala topu elinde tutuyor,  top Almeida’nın önüne düşüyor tam gol vuruşu yapacak ve sahadaki ikinci top olmaktan çıkmış ve bir “cisim” haline gelmiş topu oyuncu fırlatarak golü engelliyor. Şimdi bırakın kitabın ne yazdığını bunu görüp düdük çalmamak, görmemek istememek, art niyet bile yetecektir maçın iptal edilmesine. Tabi iptal edecek makamlar, Başbakan takımından çekinmeyip, görevden alınma pahasına cesaretli bir karar verebilecek kadar iyi midir tartışılır.İyi bir komedi filminin devamı mutlaka çekilmiştir ve bu komedi filminin devamını yine izleyeceğiz. Şimdiden yayıncı kuruluşun ithal hakemleri topu eline alan oyuncuyu mağdur duruma sokma çabasına girdiler bile.
Maçın sonlarında yaşanan olay ise bu komedi filminin en başarılı sahnesiydi. Kasımpaşa tirübününden atlayan Beşiktaş formalı Bursa taraftarı Fernandes’e saldırdı.Adam öldürmeye teşebbüs denebilecek bu olay karşısında saldırgana tepki gösteren iki Beşiktaş oyuncusu kırmızı kartla dışarıya atıldı. TFF den iki oyuncuya da ömür boyu futboldan men cezası vermesini, saldırgana da futbola üstün hizmet madalyası takılmasını beklemek bu kadar saçmalığın içinde normal olur.
Fernandes kötü oynuyor olabilir, para problemi olabilir, mutsuz olabilir, gitmek isteyebilir ancak ne olursa olsun Beşiktaş forması içindeki herhangi bir oyuncuya yapılacak en ufak saldırı kulübe yapılmıştır ve sessiz kalınamaz ve oyuncuya sahip çıkılır.Bu kadar olay sonrası Fernandes’e küfür edecek veya laf söyleyecek taraftar benim gözümde, Kasımpaşa tirübününden sahaya atlayan Beşiktaş formalı Bursa taraftarından farksızdır.
Asıl süreç bundan sonra başlıyor. Hem yapılan kural hatası hem de Fernandes’e yapılan saldırı için hesap soramayacak bir yönetim o koltukta oturmaya kendine layık görecekse ben de o yönetimdekilerin yüzlerine tükürmeyi kendime layık görürüm. Kimse kusura bakmasın artık yeter!
Saygılarımla
Mustafa Ayhan
Twitter: mustafayhan1903

19 Eylül 2013 Perşembe

Derbi Öncesi Notlar..




Mücadele, hırs, kazanma alışkanlığı, takım ruhu…

100. Yıl şampiyonluğunu bizlere yaşatan efsane kadroda görmüştük en son bu dört olguyu. İki yıllık haksızca ve talihsizce Avrupa engeli ile karşılaştığımız bu günlerde, böyle bir takım seyretmek hepimize ilaç gibi geldi.

Teknik ekip harika, futbol direktörü işini iyi yapıyor, oyuncular kenetlenmiş, Samet Aybaba döneminde yüzü gülmeyen Fernandes, hem sahada hem antrenmanlarda mutluluk saçıyor, taraftar seyirci rekoru kırmak için kenetlenmiş durumda ve pazar akşamı harika bir maç bizi bekliyor.

Rakip Real Madrid’den fark yemiş, ligde 6 puan kaybetmiş, hem mental, hem de fiziksel olarak yorgun çıkacak bu maça. Teknik direktör bilmecesinde kafalar hala karışık. Tek avantajları var, bu maçı kazanarak yeniden moral bulmak için varını yoğunu ortaya koyacak olmaları.

Saha dışı avantajlar bizden yana gözükse de zor bir maç olacak. Saha içinde doğru strateji ile bu maç beklenildiğinden daha kolay hale gelebilir. Slaven Bilic, yorgun olan rakibe karşı ilk yarı boyunca, özellikle de ilk 30 dakika çok pas yaparak ve yüksek pas yüzdesi ile rakibin oyununu bozmaya çalışacaktır. Pas trafiği içinde eriyen ve ikinci yarıda koşmaya hali kalmayan bir Galatasaray görmemiz sürpriz olmaz. İkinci yarılarda kondisyon ve mücadele olarak daha diri bir Beşiktaş galibiyeti rahat elde edecektir. Etkili takım oyunu ve Fernandes’in muhteşem resitali ile tarihe geçecek bir fark oluşması sürpriz olmaz.

Maçın kilit adamı kim diye ararken, takımın tüm oyuncularının kilit adam olduğunu göreceğimiz bir maç olması dileğiyle…


                                                                                                          Saygılarımla
                                                                                                         Mustafa Ayhan


Twitter: @mustafayhan1903