Mücadele, hırs, kazanma alışkanlığı, takım ruhu…
100. Yıl şampiyonluğunu bizlere
yaşatan efsane kadroda görmüştük en son bu dört olguyu. İki yıllık haksızca ve
talihsizce Avrupa engeli ile karşılaştığımız bu günlerde, böyle bir takım
seyretmek hepimize ilaç gibi geldi.
Teknik ekip harika, futbol
direktörü işini iyi yapıyor, oyuncular kenetlenmiş, Samet Aybaba döneminde yüzü
gülmeyen Fernandes, hem sahada hem antrenmanlarda mutluluk saçıyor, taraftar
seyirci rekoru kırmak için kenetlenmiş durumda ve pazar akşamı harika bir maç
bizi bekliyor.
Rakip Real Madrid’den fark yemiş,
ligde 6 puan kaybetmiş, hem mental, hem de fiziksel olarak yorgun çıkacak bu
maça. Teknik direktör bilmecesinde kafalar hala karışık. Tek avantajları var, bu
maçı kazanarak yeniden moral bulmak için varını yoğunu ortaya koyacak olmaları.
Saha dışı avantajlar bizden yana
gözükse de zor bir maç olacak. Saha içinde doğru strateji ile bu maç
beklenildiğinden daha kolay hale gelebilir. Slaven Bilic, yorgun olan rakibe
karşı ilk yarı boyunca, özellikle de ilk 30 dakika çok pas yaparak ve yüksek
pas yüzdesi ile rakibin oyununu bozmaya çalışacaktır. Pas trafiği içinde eriyen
ve ikinci yarıda koşmaya hali kalmayan bir Galatasaray görmemiz sürpriz olmaz.
İkinci yarılarda kondisyon ve mücadele olarak daha diri bir Beşiktaş galibiyeti
rahat elde edecektir. Etkili takım oyunu ve Fernandes’in muhteşem
resitali ile tarihe geçecek bir fark oluşması sürpriz olmaz.
Maçın kilit adamı kim diye
ararken, takımın tüm oyuncularının kilit adam olduğunu göreceğimiz bir maç
olması dileğiyle…
Saygılarımla
Mustafa Ayhan
Twitter: @mustafayhan1903