Devrenin
bitmesine az bir süre kala, bütün spor yazarları ağız birliği etmişcesine
Beşiktaş’ın herkesi şaşırttığını kimsenin böyle bir performans ve başarı
beklemediğini, maddi imkansızlıklara rağmen oyuncuların ve camianın
şampiyonluğa kenetlendiğini yazdılar, söylediler röportajlar yapıldı ve
şampiyonluk şarkıları söylendi.20 haftayı bu heyecanlı tartışmalarla kapattık.
Peki
neydi başarı? Bu hafta itibariyle Beşiktaş 20 maç oynamış. 8 galibiyet, 8
beraberlik, 4 malubiyet. Toplanan puan 32. Kaybedilen puan 28. Atılan 43 gole
karşılık yenen 31 gol.. Mağlubiyet ve beraberlik toplamı galibiyet sayısından
fazla olan takım şampiyonluk şarkıları söylüyor avrupanın en iyi liglerinden
biri olan ligimizde.Sorun gerçeği kimsenin görememesi midir yoksa bilinen
gerçeğin örtbast edilmesi mi?
Ya
oluşan talihsiz sakatlıklara ne demeli? Ersan, İsmail, Mustafa, Uğur Boral,
büyük umutlarla kiralanan Dentinho ve son olarakta bizim sağlık heyetinin bişey
yoktur diye ağrı kesici verdiği, milli takımdaki kontrollerde ortaya çıkan,
karın kaslarında zorlanma ve ödem oluşan Necip Uysal. Üst üste gelen
sakatlıklar için yönetim teknik heyet ve sağlık ekibinden detaylı rapor
istemiş. Ağrılarından şikayet eden sporcuya ağrı kesici veren sağlık ekibi mi yazacak
bu raporu?
Bırakalım
sakatlar kendini toplasın kalanlar bize yeter diyelim haydi hep
beraber.Kalanlar kimler? Gece hayatında 3 kez kavga haberi çıkan, yeni transfer
Gökhan’a yumruk atan, son olarakta oyundan alınırken hocasının elini sıkmayan
Beşiktaşın büyük umudu ve yıldızı Fernandes en büyük koz şampiyonluk yolunda.
Fernandes’ten sonra en çok güvenilen isim ise sahada abartılı hareketler içinde
gördüğümüz, heran sinirlenip oyundan atılacak diye yüreğimizi hop ettiren
hırçın orta saha oyuncumuz Oğuzhan. 2 maçta oynadığı oyunla olumsuz düşünceleri
yok eden 3 yıldır ortalarda olmayan Holosko. Gol umudumuz büyük umutlarla
transfer ettiğimiz 33 yaşındaki 40 gündür ayağına top değmemiş Niang. Karşı
karşıya gol kaçırma rekorlarını alt üst eden Olcay. Sahada en çok koşan ve en
az topla buluşan, az topla buluşmasına rağmen en çok top kaptıran oyuncumuz
Veli. Topla hücuma çıkarken ya topun önünde yada çok gerisinde koşan Hilbert,
sol bekin değişmez ismi olmaya aday ama heyecanından ayakları titreyen Gökhan.Kafa
olarak hiçbir maça konsantre olamayan Ersan, patlamaya hazır bomba tecrübeli
kaptan İbrahim. Yarım sezonda 20 nin üzerinde gol yiyen panter kalecimiz
McGregor. 10 yaşından beri büyük yıldız olacak diye beklediğimiz toplamda 10 maç
oynatılmayan Muhammet ve oyuna girince heyecan verecek kapasiteye sahip olmayan
yedek kulübesindeki genç yeteneklerimiz…
Bizi
şampiyonluğa taşıyacak, şamiyonluk şarkıları söyletecek kadromuzun son hali
budur. Ve bu kadronun başında 28 puan kayba rağmen takımı 3. sırada tutan çok
başarılı hocamız Samet Aybaba. Gerek menemen espirileri, gerekse hata yapan
oyuncuyu 85. dakikada yuhlatmak için oyundan alarak ona harika bir ders
vermesi, kazak kardeşlerimizin getirdiği yerel kıyafetlerle poz vererek
sempatik görüntü çizmesi, sahada taktiksel zekası ile maçın kaderini
değiştirmesi ile hepimizin içine kocaman bir umut yerleştiriyor.
Kimsenin
ortaya çıkmadığı bir zamanda elini taşın altına koyduğunu her konuşmasında
vurgulayan başkanımız sayın Fikret Orman’ın çabalarını da unutmamak lazım. Her
gördüğü mikrofona konuşan, kulübün bütün gelişmelerini medyaya aktarmaya
bayılan bir yönetici kadrosuyla beraber Beşiktaşı bu dar boğazdan kurtarmak
için çalışıyorlar.Medya önünde konuşacak oyuncuların paralarını ödeyerek,
personelin parasını sonra da versek olur diyerek harika bir finansal yönetimle
bu darboğazdan kurtaracaklar bizi.
Özellikle
Kartal Yuvasındaki gelişmeler umutlarımıza umut katıyor.Bir tane Kartal birde
Bjk yazısı ve amblemi koyduk mu taraftar bunu kapış kapış alır diyen müthiş
tasarım ekibiyle hizmet için gece gündüz üretimdeler.O kadar çalışıyorlar ki
Kartal Yuvasının internet sitesine fotoğraflarını koydukları ürünler
ütülenmemiş yoğunluktan. Taraftarımız da Kartal Yuvalarını birgün boş
bırakmıyor 8 sene önce aldığı tişörtü tekrar almak için.
Ah
bir de şu tirübünleri doldurmayan, takımın bu kadar puan kaybetmesinin sebebi
olan Çarşı yok mu o Çarşı..Sayın Fikret Ormanın baş düşmanı o taraftar gurubu.
O taraftarlar da varını yoğunu, çocuğunun rıskını verirse kulübe işte o zaman
bu borçlar biter ve 5 yıl sonra Şampiyonlar liginde final oynarız.
Gözlerimin
gördüğü Beşiktaş budur kardeşlerim.Kimse darılmasın, gücenmesin, kızmasın ama
benim gözümde Beşiktaşımızın hali budur. Sayın Nevzat Demir’in finanse etmesiyle
hazırlanan 100. yıl belgeselini izleyerek
bir parça umutlanıyorum her gece uyumadan önce.Taa ki maç saati gelene
kadar….
Sevgiler
& Selamlar
Mustafa AYHAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder